Biyografi
2004 yılında Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 2008 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi İletişim Sanatları alanında yüksek lisansını, 2016 yılında da Kadir Has Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde doktorasını tamamlayarak, aynı yıl içerisinde Haliç Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladı. 2020 yılından bu yana da Nişantaşı Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Birçok ulusal ve uluslararası dergide sinema, dizi, televizyon, tiyatro ve edebiyat konusunda makaleleri ve çalışmaları; Masa Dergi, Radikal Gazetesi, Milliyet Sanat, Habertürk, Hürriyet Aile, T24, Cinedergi, Yeni Anne Dergisi, Cinemascope'da sinema, televizyon, kültür-sanat analizleri ve yazıları yayımlandı.
Oyunları birçok özel tiyatro tarafından sahnelenen Tanrıvermiş, aynı zamanda birçok oyun yazma yarışması ve tiyatro festivalinde jüri üyeliği de yapmıştır.
Ödülleri:
-
Ofis Boy - Prof. Dr. Özdemir Nutku-OYÇED Ulusal Oyun Yazma Yarışması, En İyi Oyun Ödülü
-
Ev Yapımı Eylem - 5. Anadolu Tiyatro Ödülleri, En İyi Yazar Ödülü
-
Ev Yapımı Eylem - XXV. Türkan Kahramankaptan Ödülleri, Yılın En İyi Yazarı Ödülü
-
Ev Yapımı Eylem - 10. Aydın Üstüntaş Geleneksel Oyun Yazma Yarışması, Övgüye Değer Oyun Ödülü
-
Tiyatro Gazetesi Ödülleri, Yılın Yazarı Ödülü
Tiyatro Oyunları
Dil
Tür: Absürd
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 2 Kadın - 1 Erkek
Oyun Konusu
“Dil”, bireylerin kimlik, aidiyet ve iletişim arayışlarını absürd, eleştirel ve kara mizahi bir dille işleyen çarpıcı bir tiyatro oyunudur. Oyun, birey-toplum-devlet üçgeninde şekillenen yabancılaşmayı, sansürü, tüketim çılgınlığını ve "dil" üzerinden kurulan denetimi merkeze alır. Bir ailenin kişisel hafızasının ve kimliğinin sistem tarafından nasıl çürütülüp yok edildiğini; tüketimin dilinin, bireyin gerçek dilinin yerini nasıl aldığını sorgular.
Oyun, modern kent yaşamının ortasında, tüketim kültürüyle kuşatılmış bir anne-oğulun evinde geçer. Kayıplar, tüketim takıntısı, kimlik krizi, yetkilileşmiş denetim mekanizmaları ve en temelde “dil”in kaybı etrafında şekillenen, kara mizah ve absürd öğelerle örülü bir yapıya sahiptir.
Başkarakter Arzu, tüketim bağımlısı, alışveriş merkezlerine takıntılı bir kadındır. Kaybettiği parmaksız eldivenin tekini ararken, aslında kendi kimliğini, geçmişini ve bastırdığı gerçekleri de yitirdiği anlaşılır. Oğlu Yiğit, dijital dünyaya gömülmüş, tüketim dilini “ana dili” gibi konuşan bir gençtir. Eve gelen ve her şeyi denetleyen “yetkili” Berna, toplumun kontrol mekanizmalarını ve bürokratik dili temsil eder. Arka planda ise üst katta yaşayan Profesör, içine “kayıp bir adam” kaçtığı için çöküş yaşayan bir figür olarak oyunun metaforik boyutunu derinleştirir.
Oyun boyunca karakterler, kayıp bir baba, bilinmeyen bir dil, sistemin belirlediği kimlikler, tüketim hastalığı, yüzeysel insan ilişkileri ve bastırılmış geçmiş gibi temalarla boğuşur.
Finalde, Arzu’nun sistem tarafından “çürümüş” ve “ölmüş” ilan edilmesi, sadece fiziksel değil, kültürel ve ruhsal bir ölümü de temsil eder. Ama ironik biçimde, bu ölüme hem kendi ailesi hem de seyirci içten içe çoktan tanık olmuştur. Oyun, bireyin kendi dilini, hafızasını ve aidiyetini kaybettiği modern toplumda, “dil”in hem kimlik hem direnç aracı olduğunu ironik biçimde sorgular.
Ev Yapımı Eylem
Tür: Absürd
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 3 Kadın
Oyun Konusu
“Ev Yapımı Eylem”, şehirli, modern ve orta sınıfa mensup üç kadının bir evde toplanarak gerçekleştirdikleri sözde bir “politik eylem” üzerinden, duyarsızlık, yüzeysel aktivizm ve toplumsal çürüme temalarını işler.
Kadınlar; kayıp çocuklar, kadın cinayetleri, adaletsizlikler gibi ağır meselelerden konuşur gibi görünseler de esas dertleri güzellik, estetik, konfor ve sosyal statüdür. Masanın altındaki örtüyle gizlenmiş bir beden, gerçek acının ve suçun sembolü olarak oyun boyunca görünmez kalır. Kadınlar bunu görmezden gelir, eylemleri ise özensiz ve göstermeliktir.
Sahte sloganlar, pankartlar ve “saygısızlık duruşu” gibi absürd eylemlerle günlerini geçirirler. Ancak sonunda bastırdıkları vicdan ve suçluluk yüzeye çıkar; ağlarlar ama ses çıkarmazlar, çünkü gerçek acıya temas etmek istemezler.
Oyun, toplumsal travmalara karşı gösterilen yapay duyarlılığı, konfor alanında sıkışmış iyi niyetli bireylerin etkisizliğini ve gerçek eylemin ne anlama geldiğini sorgulayan kara mizah dolu bir metindir.
Ev Yapımı Eylem; "5. Anadolu Tiyatro Ödülleri"nde "en iyi yazar" ödülüne, "XXV. Türkan Kahramankaptan Ödülleri"nde "yılın en iyi yazarı" ödülüne, “10. Aydın Üstüntaş Geleneksel Oyun Yazma Yarışması”nda “övgüye değer oyun” ödülüne layık görülmüştür.
Keşke Sarılsaydık
Tür: Absürd
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 2 Kadın - 1 Erkek
Oyun Konusu
Oyun, bir aile içinde geçen iletişimsizlik, kelimelerin anlamını yitirişi ve giderek absürdleşen bir sansür ortamı üzerinden toplumsal baskı, otosansür, kuşak çatışması ve empati yoksunluğunu eleştirel bir dille işler.
Yeni evli bir çift mutlu bir geleceğe umutla bakarken zamanla aralarındaki iletişim bozulur. "Elma" ve "armut" gibi basit sözcükler bile baskı ve sansürle anlamlarını yitirir. Çiftin genç kızları da bu baskı ortamında büyür. Kuşaklar arası dil ve anlayış farkı, ironik bir biçimde kelimelere olan güvenin yitimiyle çatışır.
Sözcüklerin anlamları kayboldukça aile üyeleri iletişim kurmakta zorlanır; hatta yanlış bir kelime söylemenin tutuklanma sebebi olabileceği bir toplumda yaşamaktadırlar. Genç kız da kelimelere güvenmediği bir dünyada ailesiyle bağ kurmakta zorlanır. Ebeveynler ise empati kurmak ile otoriterliği koruma arasında sıkışır.
Aile, kendi içindeki anlaşmazlıkları çözmeye çalışırken dış dünyanın baskısıyla daha da içe kapanır. Etkin iletişim kursuna gitmek, yeni diller aramak gibi çabalar da çözüm olmaz. Kelimelerle kurulamayan duygular bastırılır ve fiziksel yakınlık bile ihmal edilir. Tüm bunların sonunda ise geç kalınmış duyguların yası başlar.
O Godot Buraya Gelecek
Tür: Komedi
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 1 Kadın - 2 Erkek
Oyun Konusu
“O Godot Buraya Gelecek”, oyuncu olmak isteyen idealist genç bir adam olan Ester’in, ailesiyle birlikte bir tiyatro seçmesine katılmak için geldiği bekleme alanında yaşanan absürd ve trajikomik olayları konu alır.
Ester, sanata tutkuyla bağlıdır; tiyatroya inanır, rolüne hazırlanır, içtenlikle çalışır. Ancak yanında getirdiği annesi Vakur Hanım ve babası Servet Bey, oğullarının oyuncu olmasından çok ünlü olmasını ister. Bekleme süresi uzadıkça aile içi gerginlik artar. Ester oyunculuğu ciddiye alırken ailesi her fırsatta onun önüne şöhret, para ve görünürlük takıntılarını koyar.
Sahneye çağrılmak bir türlü gerçekleşmez. Godot adlı hayali bir seçici ya da kurtarıcı figür beklenir ama o asla gelmez. Tıpkı Samuel Beckett’in eserindeki gibi, bu bekleyiş de boştur ama umut doludur. Sonunda Ester seçmeye gittiğini söyleyerek sahneden çıkar, ancak döndüğünde Kafka’nın Gregor Samsa’sı gibi bir böceğe dönüşmüştür. Artık görünmeyen, değersizleştirilmiş, yok sayılan bir sanatçıdır.
Oyun; şöhret arzusu, sanatın değersizleştirilmesi, aile baskısı ve bireyin sisteme karşı görünmezleşmesi gibi temaları absürd bir bekleyiş üzerinden anlatır.
Ofis Boy
Tür: Distopik Komedi
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 1 Kadın - 3 Erkek
Oyun Konusu
“Ofis Boy”, bir şirkette geçen, distopik ve kara mizah öğeleriyle bezeli bir tiyatro oyunudur. Devran, Sadık, Maşa Hanım ve Ofis Boy karakterleri üzerinden, modern kurumsal hayatın insanı nasıl robotlaştırdığı, bireyselliği yok ettiği ve vicdanı bastırdığı bir sistem hicvedilir.
Oyun, tamamen “bugün ve şimdi”de geçer. Devran ve Sadık, fiziksel olarak insani özelliklerini kaybetmiş, yapay uzuvlar edinmiş çalışanlardır. Maşa Hanım, her şeyi komutlarla yöneten bir yönetici sekreterdir. Ofis Boy ise ona kabloyla bağlı, bireyliğini yitirmiş bir gölge gibidir.
Karakterler, dış dünyada yaşanan hayvan ve insan ölümlerine duyarsız kalırken, şirketten gelen görevleri sorgulamadan yerine getirirler. Her biri şirketin sunduğu avantajlarla öyle meşguldür ki etik değerler, vicdan ve empati ikinci plana itilir. Sistem, bireylere yedek organlar, motivasyon tüpleri, hafıza kartları gibi yapay araçlarla yaşam alanı sunarken onların insanlıklarını alır. Şirketin sokak canlılarını “toplum sağlığı” için yok etme politikası gündeme geldiğinde bile karakterler bu kararı isteksizce ama uyum içinde onaylar. Oyun boyunca dışarıdan gelen hayvan ve insan çığlıkları içeriye ve kimisinin de henüz tam anlamıyla robotlaşmamış vicdanlarına sızmayı başarır.
Ofis Boy, "Prof. Dr. Özdemir Nutku-OYÇED Ulusal Oyun Yazma Yarışması"nda en iyi oyun ödülüne layık görülmüştür.
Yoğun Bakım Önlüğü
Tür: Komedi
Bölüm: Tek Perde
Oyuncu: 4 Kadın - 1 Erkek
Oyun Konusu
“Yoğun Bakım Önlüğü”, ağır hasta bir babanın yoğun bakımda yatışı sırasında, hastane koridorunda bir araya gelen parçalanmış bir ailenin yüzleşmesini konu alır.
Kardeşler Simge ve Ece, yıllardır bastırdıkları öfke, kırgınlık ve suçluluk duygularıyla yüzleşirken; anne ise geleneksel ve pasif tavrıyla gerilimi yumuşatmaya çalışır. Ailenin diğer bireyi olan ağabey, görünürde aileyi temsil eder ama hiçbir sorumluluk almaz, yalnızca "erkek çocuk" olmanın ayrıcalığıyla var olur.
Babalarının hastalığı bir yandan ölümle yüzleşme, diğer yandan aile içi rollerin, yüklerin ve suskunlukların sorgulandığı bir zemine dönüşür. Miras, geçmişin hataları ve aile içi adaletsizlikler tartışılırken, görünürde bir arada duran bu aile aslında birbirine tamamen yabancıdır.
Oyun; aile kavramının kırılganlığı, toplumsal cinsiyet rolleri, bastırılmış duygular, ölümle baş etme ve içsel yalnızlık gibi temaları etkileyici bir dramatik yapı ve kara mizah diliyle işler.
Yoğun Bakım Önlüğü, Devlet Tiyatroları oyun arşivine girmeye de hak kazanmıştır.